14 Ağustos 2014 Perşembe

hay hay barış dili. .

Alper ile feminist günce,  vegan günce, buluşma güncesi, engellilik hakkında yazacağımız yazılar,  oo neler var neler.. Çok güzel fikirler de var, sürprizi kalmasın :)


Alper ile ne zaman tanıştık, nereden çıktı proje, ne yapıyoruz,  günümüz nasıl geçiyor anlatayım:

Alper ile iki yıl önce Alternatif Medya Şenliği' nde tanıştık, Marmara İletişim 'de gazetecilik okuyordum o zamanlar, Yeşil Gazete'de staja başladım.  İstanbul'dan Ankara'ya taşın,  yüksek lisansa başla, gazete haber kaldı o işler. .

Projenin hikayesini anlatmıştım,  Diyarbakır'da başladı, üzerinden zaman geçti ne olacak yapacak mıyız derken Alper, yaparız dedi Yeşilce.  (Tembellik hakkı kullanımı içeren bir şekilde,  hallederiz hallederiz deyip hakkımı da saklı tutuyorum ifadesi)

Ankara'ya geldiğinde bir motive olmuştu ki, ne emeklilikmiş Alper istediği ne varsa yapmaya başlamış, şu da var bu da var ne planlar ne planlar..
Mersin'e gittik,  her gün hazırlıklar, bir heyecan cıvıl cıvıl seslerimiz..
O sesler bazen yükseliyor,  ben proje süresince barış dilini kullanacağım diyorum ve uygulamaya çalışıyorum.  Belirtmek lazım ki, ben sakin ve epey gülen eğlenen biriyim, Alper ise coşkulu ve sert bir dili var, gıcık ve komik arasında bir yer var öfke kanalından geçmese kahkahaya erişilebiliyor..

Ben barış dili dedim ya, nasıl takıldı, her sert ya da küfürlü söz şimdi barış dili olmayacak diyor Alper..
Sabah Alper spora başlıyor,  ben eşlik ediyorum,  biraz daha ısrarla fizyoterapisti olacağım.. 1,2,3,4,5 .. 10 neşeli ton ve Alper gülüyor,  bir kez daha 1,2,3,4, .. oo on, bir kez daha..
Alper yürüyor,  ona komut vermem lazım,  sola dön,  90 derece sağa gibi..
Komut mu, ben mi, nasıl olacak:
"-Sola dönebiliriz,  90 derece sağa dönebilirsin Alper..
 -Dönebiliriz ne demek, dön desene işte!"

 Buna epey gülüyoruz hala, barış dili ne demek ya diyen Alper'le. .
 Nevşehir'de Aslı ve Fatma ile bulustuğumuzda Alper yanımıza sonradan geldiği için konuşmanın başını kaçırdı.  Ben kişisel olarak proje süresinceki değişimler den söz ediyorum, tabii barış dilinden bahsediyorum.

Alper barış dili ne demek diyor, ifade etmekte zorlanıyorum kendimi ve kalıp ifadelerden, genel yargılardan uzak, ortaklaşmaya çalışan bir dil kullanacağım diyorum.
Projeyle ne alakası var, her gittiğin yerde barış dili dersen insanlar ne anlayacak, benim hiç umrumda değil barış dili diyor. Sonra bunun kişisel bir şey olduğunu ve projenin herkese anlatılacak kısmı olmak zorunda olmadığını söylüyorum da neye tepki verdiğini anlamıyorum ki..Bir süre geçtikten sonra, soruyorum Alper de bilmiyor.

"-Alper ben senin ne söylediğini anlamıyorum, sınırlı olduğunda o tepki ne için nereden bileyim, ifade etmen lazım..
 -Hmm.. "
Birkaç saat sonra,
 "Bak şimdi neye kızdığımı da söyleyeceğim, .."

Genelleyici ifadelerden uzak, ötekileştirici olmadan..
Dil konusunu şimdi o kadar tartışıyoruz ki, epey memnun oluyorum, kullanmayı istemediğim bir çok kelime var, kalıp var. Düşünce şeklini etkiliyor.
Alper şu an her yerde bu ifadeleri duyduğunda tartışıyor hemen :)

"...öyle bir ifade kadını ikincil yapar, kullanma diyor adam gibi ne demek, adam kadın mı diyor.. Erkeği yücelten bir ifade bu diyor konuştuğumuz kişiye,  ben ifade etmek istediği neyse o şekilde öneriyorum ona..
İyi çalışan bir muhalefet diyebilirsin, gibi.

İnsan düşünen hayvandır diyorlar, hayvanlar düşünmüyor mu, düşünüyor. Onların zihni çok güzel diye bir yerden örnek verirken Alper, onların zihni dersen olmaz diyor. O zaman insan dışı hayvanların zihni diyelim diye tartışıyoruz bir sabah kahvaltısında.

Engelliler de normal senin benim gibi insan deyince biri, Alper normal derken neyi kastediyorsun diyor. Epey üzerine gidiyoruz normal insan nedir, engelli normal insan ne demek diye.. "

"Benim niyetim iyi" diyorlar çoğunda,  tamam iyi de dilin ifade etmiyor o şekilde.. Bilim adamından örnek veriyoruz,  bayandan örnek veriyoruz bu ifadeler değişti, diye.
Hatay'a giderken otobüste çektiğim bir fotoğraf


Küçük küçük değişim tohumları ekiyoruz.. Kendi içimize de.. Değişime kendinden başla..


Şimdi Alper fotoğraf seçiyor, gülen fotoğraf şuydu diyorum, gösteriyor. Daha vardı diyorum  'la daha nasıl gülecen' derken epey gülüyoruz.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder