Bu proje kapsamında ziyaret ettiğim illerden sadece Mersin (ikamet), Adana (melmeket) ve Nevşehir’i(o da Mart 2014) bir parçada olsa biliyorum diyebilirim sadece. Ama şimdi Gaziantep, Hatay (aslında Antakya imiş o, İçel – Mersin tarzı bir hikaye), Van (o da –en azından benim için- yalan oldu gerçi ya, neyse), Batman (Ekotopya aslında en merak ettiğim mekan), Mardin, Diyarabakır ve Dersim’i görebileceğim.
Dersim - Gülşen
Henüz Dersim'e vasıl olmadık, o nedenle Gülşen ile bir pozumuz yok Onun yerine Gaziantep Öğretmenevi bahçesinden bir kare sunayım sizlere Gaziantep Yeşiller-Sol cenahı bizi dinliyor can kulağı ile |
İnsanları tanımak için onlarla uzun teşvik-i mesailer harcamak germekmediğine inanırım. İki satır, üç kelam, bir gülümseme kafi “tamam, bu insanla dost olunur” notunu vermek için. Örneğin Dersim’den Gülşen. Geçen yıl “Bohçamda Anadolu” masalsı macerasını hayata geçiren Hülya-Burcu ekibinden Burcu önermişti bize onu Dersim için. Gaziantep’e gelirken otobüste arıyorum. Adımı, Burcu’nun adını, meseleyi anlatmaya kalkmadan, “Biliyorum, biliyorum” diyor sımsıcak sesi ile. Karşılıklı gaza geliyoruz iki dakkada. “Munzur’da yüzer miyiz?” diyorum. “Tabi yüzersiniz ama çok soğuk” diyor. “Nerde kalırız?” diyorum, kadın derneğinin misafirhanesi var, arkada da bahçesi, tam size göre diyor. Gülşen ile konuşurken o denli coşuyoruz ki Diyarbakır’dan çalıp Dersim’e gün mü eklesek düşünceleri dolanıyıor zihinklerimizde.
Gaziantep - Hüseyin
Ya peki Antep’ten Hüseyin. Arkadaşımın arkadaşı kabilinden dahl oldu hikayemize. Bir iki hafta evvel Ankara’ya “Gençlik Hakkı Yerel Temas Noktaları Toplantısı” için gittiğimde tanıştığım Taş Ev Gençlik Derneği’nden Mahmut’un arkadaşı ve dernekdaşı Hüseyin. Mahmut, bizim Antep tarihlerimizde orda bulunmayacağı için devretmiş bayrağı Hüseyin’e. Antep’teki iki gün boyunca hem kolumuz oldu hem kanadımız. İlk akşam Gaziantep Öğretmenevi’nde Yeşiller-Sol cenahı ile buluşmamıza da dahil oldu. Bir gün sonrası Taş Ev’de evsahibimiz de. Taş Ev sonrası dostlarla Kavaklı Parkında sıcak çay, koyu muhabbet davetine icabet edecek iken diz kapağımın su koyvermesiyle Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’ne yollanmamızda da kurtarıcı meleğimiz oldu desem yer. “Sen otur abi, ben sıra numarası alayım”, “Al bu tekerlekli sandalyeyi abi, birazdan lazım olacak”, “Siz burada durun, ben ortopedi uzmanını bulayım” derken 20 dk bile sürmedi hastane işimiz. Benim için dünya-olimpiyat ve dahi kainat rekorudur bu.
Son gün biz öğleden sonra otobüsü ile gidecek iken “benim işim buraya kadar” da demedi, geldi bizi otelimizin hemen ardındaki “Bey Mahallesi”ne götürdü. Orada Sunay Akın’ın büyük desteği ile bir sene önce hayata geçen “Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi”ni gezdik. Müzenin bodrumundaki her ülkeye ayrılan köşelere serpiştirilmiş oyuncaklara hayran olduk. Yetmedi orjinal Antep Evi’nin terasına kurulmuş Piyano Kafe’de “Naci En Alamo” dinledik sade kahvelerimiz eşliğinde. Fal bakmaya mahir olduğumu da orada öğrendim.
Manisa – Gülnur
Nasıl yani? Ne Manisa’sı? Siz oraya da mı gittiniz soruları dönendi kafanızda farkındayım ama kazın ayağı değil öyle. Manisa bize geldi. Biz yolculuğumuza daha yeni başlamışken Gülnur’dan bir mesaj, “Manisa’ya da bekleriz, biz de katkıda bulunmak isteriz”.
Bir mail istedik, onu da gönderdi ikiletmeden Gülnur. Manisa Kent Konseyi Engelli meclis Başkanıyım diye başlıyor. Kadınlar, engelliler, ekoloji, hayvan hakları ilgilendiğim konular diye ekliyor. Büşra hemen yanıt veriyor Gülnur’a. Daha haberi yok ama gıyabında Yeşil Gazete Manisa muhabiri payesini şimdiden veriyoruz kendisine. Şu projenin ilk etabı bir bitsin (evet ya, daha bu başlangıç) hemen sana dönüp. Ne yaparız, nasıl ederizi konuşacağız birlikte.
Gaziantep – Kıvanç
Gaziantep Dr. Ersin Arslan Hastanesi Acil Servisi’nde görev yapan Kıvanç Hocamızın projemizden haberi yok. Başı o kadar kalabalkıktıki bir de onu belirtip meşguliyetini daha da arttırmayalım dedik. Ama yarım saatlik acil servis ziyaretimizde gönüllerimize girdi hiç çıkmamacasına.
45 saatir nöbetteyim diyordu bana gülümseyerek. Evet, yanlış okumadınız, gülümseyerek. Her hastaya, hilafsız her hastaya ve yakınına tane tane anlatıyordu ne yapması, nereye gitmesi gerektiğini. Bizi de yönlendirkten sonra geçmiş olsun demeyi ihmal etmedi ellerini dostça sallayarak.
Muayene sonrası ilaç yazdırmak için yanına bir kez daha uğradığımızda hala başında bir doku hasta olduğu halde gülümsemeye. Her hastaya o şifalı sesi ile bilgi vermeye devam ediyordu. “Yarın sabah gelin, şu servise gidin” dediği bir hastanın yakını, “Siz burada olacak mısınız?” dediğinde, “İki gündür buradayım izin verin de olmayayım” yanıtını verdi gülümsemesinden dirhem eksiltmeden.
Bu insanları ortaya çıkartmak için yola çıktım ben aslında, Büşra’yı bilmem. Ve her yeni günde, her yeni şehirde birine, diğerine ya da öbürüne ulaştığımızı görüyorum sevinçle
Nevşehir – Gamze
Kapadokya Kadın Dayanışma Derneğindeki buluşmada tanıştık Gamze ile Sağda annesi Leyla'nın heman yanında kucağında çantası ile oturuyor |
Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği’ndeki buluşmada tanıştık Gamze ile. Annesi Leyla ile katılmıştı. Ben o buluşmanın başlangıç safhasında Sivil Düşün’e fatura bilgileri göndermek için scanner başında bilet görüntüsünü ekrana havale etmekle meşgul idim. İşim bitince geçtim ben de salona.
Sosyoloji okumuş Niğde’de Gamze. Hemen ısındı kanımız kendisine. İşte bunları yaz dedik bir ağızdan. Ben Açık Radyo’dan, Yeşiller ve Genç Yeşiller’den bahsettim. Çok fazla kalamadan ayrıldı ama üç gün sonrası bir baktım Açık Radyo’nun facebook sayfasını beğenmiş (ayıptır itiraf etmesi, o sayfanın moderatörlerinden biriyim), hemen peşine Büşra’ya mail göndermiş.
Buluştuğumuz, meselemizi anlattığımız bir insanın bize dönmesi o denli mutlu ediyor ki ikimizi şimdi tarif etmeye kalsam mutluluğun dozuna ayıp olur. Yazdık not defterimize aynı anda, “Yeşil Gazete Nevşehir – Gamze” notunu
Mersin – Ali
Ali 16 yaşında. Benim uzun süredir tanıdığım Nihal’in oğlu. Nevşehir’e doğru yol alacağımız gün evine davet etti Nihal, orada tanıştık. Pek sosyal değildi önceleri. Ama ne zamanki konu veganlığa geldi yanımızda, balkonda aldı soluğu. Kendi kendine bir yıla yakın sürdürdüğü vegan deneyimini aktardı. Evinde, kendi dünyasında o denli araştırmış, o denli derinleşmiş ki hayranlığımızı gizleyemedik.
Nevşehir'e doğru yola çıkmadan hemen önce tanıştık Ali ile Zaten ben de Mersin'deyim Ali'yi bundan sonra çok göreceksiniz Yeşil Gazete sayfalarında |
Bir de hayvan severlik boyutu var işin. Ama öyle böyle bir hayvanseverlik değil. Terliksi hayvandan amipe kadar ne bulsa beslemiş 4 yaşından bugüne değin. Herşey o yaşta ailesinin kendine bir oyuncak hayvan hediye etmesiyle başlamış. O gün bugün (12 yıldır yani) evde hep bir hayvan olmuş. Kedi köpek kabilinden değil ama, kurbağa, kertenkele, hatta ördek ve daha sürüsüne bereket.
Hiç aklımızda yokken, o güne buluşma planlamamış iken Yol Tanrıları çıkarıyor karşımızı Ali’yi. Artık Mersin’de yalnız değilim, Yeşil Gazete için bir Ali var yanımda desteğim.
Yol ve İnsan hikayeleri devam edecek . . .
#anavarrza
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder